Sizler için bu sayfamızda deneme yazısı örnekleri hazırladık. Çeşitli konularda hazırladığımız denemeler, deneme özelliklerine uygun bir şekilde hazırlanmıştır. Verdiğimiz örneklerde kısa deneme yazıları da bulunmakta uzun deneme örnekleri de… Ayrıca liste halinde verdiğimiz deneme örnekleri linklerine tıklayarak birçok deneme örneği inceleme fırsatına sahipsiniz.
Bilindiği gibi deneme yazısı; herhangi bir konu ile ilgili içimizden gelenleri samimi bir dille anlattığımız yazı türüdür. Bu yazı türünde anlatılanları ispatlama gayesi veya zorunluluğu yoktur. Denemede anlatılan şeyler herkes için geçerli yani nesnel olan yargılar değildir. Tema tamamen serbest ve kişiseldir. Buyurun deneme örneklerini beraber inceleyelim.
Deneme Örneği 1 :Karşılıksız Aşk ile İlgili Deneme
KARŞILIKSIZ AŞK ÜZERİNE
Ne bahtsız başım varmış benim. Aşkların en zoruna düştüm. Bu kadar acı çekecek ne vardı sanki? Yok muydu karşılık bulabileceğim bir aşk? Fırtınalı denizlerdeyim, direniyorum. Batmamak için diplere. Ya bu dalgalar götürecek beni ya da karşılıksız aşk.
Ne çok sevmişin seni yar. Biliyor musun kâinat bile bana dar. Sığmıyorum içime sen dururken orda. Her zerremde sen varsın. Her an her saniye, her salise. Sanki sana yaşıyorum sadece, sana ölüyorum. Ne zormuş be, ne zormuş! Acılarla yoğrulurken kalbim, sen hiç habersiz. Donacak gibiyim; ama yanıyorum. Hiçbir buzul söndüremez ateşimi. Senden yanıyorum yar, senden…
Geçerken geceleri mahallenden, dizlerim titriyor. Tam evinin önünden perdene bakacağım diye ödüm patlıyor kalbim dayanmayacak diye. Buzlu gecelerimi sana adadım. Senin için dondum, senin için yanıyorum. Ama sen benden habersiz, bense çaresiz… Kendi limanımda sabahlıyorum her gece. Yanaşamıyorum kıyına. Biliyorum ki kıyın dolu, bana yer yok. Ne bahtsız gemiymişim be! Fareler kemiriyor dibimi. Her an batacakmışım gibi hissediyorum diplere.
Yalnız sana çırpınıyorum, yalnız sana kulaç atıyorum. Yaklaştıkça ben, uzaklaşıyorum senden. Aşılıyor aramızdaki mesafeler. Ey yar, suçlamam seni. Sen varlığımdan bile habersiz… Sen başka gemilere limansın. Sen marinasın, almasın benim gibi gemicikleri. Yatlara kucak açarsın. Ey yar suçlamam seni. Hazırım artık batmaya diplere. Hiç batmamıştım zaten bu kadar. Ey yar suçlamam seni.
-SON-
Deneme Örneği 2: Dağlar Konulu Deneme Yazısı
DAĞLAR ÜZERİNE
Ne zaman betondan uzaklaşsam, dağlarda buluyorum kendimi. Onlara gidince anlıyorum hayatın güzel, doğanın var olduğunu. Onlara gidince kokluyorum çiçekler, kelebeklerle uçuyorum. Özgür hissediyorum kendimi adeta. İnesim gelmiyor şehre. O gri beton yığınlarına, kapkara fabrika bacalarına ve ruhsuz insanların arasına…
Cennet dedikleri bu dağlar mı diyorum acaba ilkbaharda. Dağlara çıkınca Allah’a mı yaklaşıyorum ne! Daha huzurlu hissediyorum kendimi. Orada papatya toplamak, kenger aramak, kristal karlarla oynaşmak… Karın insanı ısıttığını kim duymuş? İşte kar beni ısıtıyor. Sıcacık oluyor içim, dokundukça ona içimdeki buzlar eriyor.
Gün gelecek, herkes nefes almak için dağlara çıkacak. O beton yığınlarından kaçacak. Hayat dağlarda yaylalarda… Oralarda attığım stresi hiçbir yerde atamıyorum. Bir kere Kaçkar Dağlarına çıktım, Allah’ım keşke hiç inmeme fırsatım olsaydı da dört mevsim kalsaydım orda. Dedim ya hayat dağlarda. Güneşi başka, sisi başka. Yağmuru, karı bambaşka. Gün gelecek, herkes nefes almak için dağlara çıkacak.
-SON-
Deneme Örneği 3: Şiir Hakkında Deneme Yazısı
ŞİİRDE KAFİYE VE REDİF ÜZERİNE
Herkes bilir ki şiir, belli kalıplar dahilinde yazılır. Normal şartlarda gelişigüzel yazılan bir metin şiir değildir. Ancak özellikle ülkemizde Orhan Veli ile başlayan serbest şiir tarzı da şiir olarak anılıyor. O zaman nerede kadı kafiye ve redifin kıymeti, nerede kaldı onların önemi?
Şiir dediğin kafiyeli, redifli yazılır. Şiir dediğin ahenktir, uyumdur. Kafiyeli iki kelimeyi birbirine uyduramayan adamlar kalkıp birkaç satırı alt alta sıralayıp bize şiir diye yutturuyor. Kardeşim ölçüye dikkat etmeyeceksen, kafiye redif kullanmayacaksan neden şairim diyorsun? Deneme yazarıyım de, fıkra yazarıyım de, nesirciyim de ama şairim deme! Bir Yunun Emre’yi, bir Karac’oğlan’ı, bir Necip Fazıl’ı okuduğunda kendinden utanmıyorsan, şiir dediğin nesre şiir demeye devam ediyorsan diyecek sözüm yok sana.
Serbest şiirmiş! Şiir dediğin o kadar mı serbest olur? Salmışsınız kelimeleri satırlar, her biri bir yana bakıyor, olmuş adı serbest şiir. Bizimki de tutsak şiir o zaman değil mi? Duyguları, heceleri, sözcükleri esir aldık. Ölseler bırakmayacağız. Bırakın bu ayakları üstatlar. Siz şiir değil bildiğin deneme yazıyorsunuz.
-SON-
Deneme Örneği 4 : Misafirperverlik ile İlgili Deneme
MİSAFİRPERVERLİK ÖLDÜ MÜ?
Düşünüyorum da, geçmişten bu yana neler değişti neler! Artık
hiçbir şey eskisi gibi değil. Eski değerlerimiz, gelenek-göreneklerimiz bir bir
yok olmaya yüz tuttu. Hele de misafirperverlik. Bırakın perverliği, artık
misafiri bile kalmadı pek kimsenin.
Bunun sebebini biraz da kendimizde aramamız gerektiğini
düşünüyorum aslında. Yahu bu misafirperverliği biz öldürmedik mi? Nasıl
öldürdük? Zorlaştırarak, insanları baskı altına alarak, aşırıya kaçarak…
Eskiden, misafir umduğunu değil, bulduğunu yerdi. Sağ olsun ev sahibi de kimseden
esirgemezdi; ama her şeyi imkanları doğrultusunda yapardı. Şimdi en yoksulun
evine gitsek dahi, önümüze sermediği bir şey kalmıyor. Belki boğazından kısıp
tok misafirine yediriyor. Bunu gören misafirler, aynı şeyi hatta daha fazlasını
yapamayacak olmanın ezikliğini yaşıyor ve dolayısı ile misafirden korkmaya
başlıyor.
Üzerine basa basa söylüyorum: Misafirlik yeme içme için
yapılmaz. Misafirliğin gayesi muhabbettir. Bu yüzden ne olur, bu işi tadında
bırakalım ve ikram konusunda aşırıya kaçmayalım. Aksi takdirde yakın zamanda
herkesin fobisi misafir olacak.
-SON-
Deneme Örneği 5: Aşk ile İlgili Deneme
ZEHİRLİ BAL
Evet, zehirli bal dedim; çünkü ben aşkı gerçekten de zehirli bala benzetiyorum. Bir yandan tatlı yanını, bir yandan acı yani o zehirli yanını yaşıyorsunuz çünkü. Hatta kimi zaman işin zehir kısmı bile zevk verebiliyor insana.
Aslında aşkın can alıcı noktası da zehirdir bence. Zira işin bu zehir boyutu olmasaydı, belki de bunca zevk veremeyecekti bize. Kavuşma olduğunda aşk biter dersler. Yerini sevgi ve saygıya bırakır. Artık gözümüz, sevdiğimizden başka şeyleri de görmeye başlar. Bu kötü bir şey değildir aslında. Hatta makbul olanı da budur. Aşk size acı da verirken, sevgi ve saygı sadece güzeli yaşatır size.
Bence her insan aşk duygusunu da mutlaka tatmalı; fakat bu duygu insan bünyesinde fazla durmamalı. aksi halde, zamanla insanı yıkmaya ve yakmaya başlar.
-SON-
Deneme Örneği 6: Eğitim ile İlgili Deneme
BAŞTAN YARATMAK
Eğitimin, hayatımızdaki yeri ve öneminin bilincinde olmayan bir insan yoktur sanırım. Hatta dünyanın en cahil insanını bulup eğitimin önemini sorsanız, bunu size saatlerce anlatabilir. Aslında bir anlamda, eğitimin önemini en iyi eğitimsiz insanlar bilir.
Eğitim, insanı yeniden şekillendiren, geliştiren, donanımlı hale getiren bir sistemdir. Eğitim almamış bir insan, çoğu defa çaresizlik içinde kıvranmaktadır. Kendisine nasıl bir yol çizeceğini, insanlarla nasıl bir iletişim kuracağını bilemez. Buradaki eğitim kavramından kastım, sadece okulda görülen eğitim değildir. Ailede başlayan eğitim, ömür boyu devam etmektedir. İnsanın kendisini geliştirmek için kitap okuması bile bir eğitimdir aslında.
Bu kadar önemli olan eğitimin önce ailede başlaması önemlidir. Temelleri sağlam olan bir insan, sonrasında bina olurken zorlanmayacaktır. Başta anne ve babalar olmak üzere herkes, eğitim üzerinde odaklanmalı ve sorumluluklarını taşıdıkları çocuklarını en güzel şekilde eğitmelidir.
-SON-
Deneme Örnekleri 7: Çizgi Filmlerin Yararları ve Zararları
ÇİZGİ ÖĞRETMEN
Çizgi filmlerin çocuklar üzerindeki etkilerini araştırsanız,
önünüze yığınla bilgi çıkar. Konu ile ilgili birçok uzman, çizgi filmlerin
çocuklar için zararlı olduğunu anlatır durur.
Evet, çizgi filmlerin mutlaka olumsuz etkileri de vardır;
fakat şahsen ben hem olumlu hem de olumsuz yanlarını düşündüğümde, olumlu
yanları çok daha ağır basıyor. Bunu sadece böyle düşündüğümden söylemiyorum.
Tecrübeye dayanarak ifade ediyorum. Kızımızı en iyi şekilde eğitmek için
elimizden geleni yaptık; ama inanın şu çizgi filmlerin öğrettiği kadarını
öğretemedik. Çocuk, çizgi filmde verilen bilgiyi adeta yutuyor. ama midesine
değil, beynine…
Burada can alıcı nokta, hangi çizgi filmleri
izleteceğinizdir. Şayet bu konuda seçici iseniz, çocuğunuz için hangi çizgi
filmlerin yararlı olacağına karar verebiliyorsanız, onları çizgi filmlerden mahrum
bırakmayın. Göreceksiniz, öğrendikleri şeyler sizi bile şaşırtacak.
Değerli ziyaretçiler, sizler için daha önce hiçbir yerde
yayınlanmamış özgün deneme yazıları oluşturduk. Kısa deneme yazılarımızı
beğenmezseniz, uzun deneme yazısı örnekleri için listemize göz atabilir veya
arama yapabilirsiniz. Sizler de kendi yazılarınızı yazarak bize
gönderebilirsiniz.
-SON-
Deneme Örnekleri – Deneme Yazıları
Bu sayfada sizler için hazırladığımız deneme yazısı örnekleri, çeşitli konularda derinlemesine düşünceleri ve kişisel yansımaları içeriyor. Kısa ve uzun formatlarda sunduğumuz denemeler, bu yazı türünün karakterine uygun şekilde kaleme alındı. Her bir yazı, kendi konusunu özgün bir bakış açısıyla ele alarak sizlere farklı perspektifler sunuyor. Şimdideneme örneklerimizi birlikte keşfedelim.
Deneme Örneği 1: Zamanın Kısalığı Üzerine
ZAMANIN GÖLGESİNDE
Zaman, belki de insanoğlunun en büyük gizemlerinden biri. Her geçen saniye, bir öncekinin gölgesine düşerken, bizler zamanın hızına yetişmeye çalışıyoruz. Ancak, hızla akan bu zamanın içindeki anlar, kaçınılmaz bir şekilde kaybolup gidiyor. İnsanın yaşam süresi sınırlı, ama zamanın kendisi sonsuz gibi görünüyor. Bu paradoks, zamanın ne kadar kıymetli olduğunu bize her an hatırlatıyor.
Bir gün, güneş batarken düşündüğümde, zamanın aslında ne kadar hızlı geçtiğini fark ediyorum. Düşünceler, geleceği kaygılarıyla birlikte geçmişin anılarına karışıyor. Saatler, dakikalar ve saniyeler arasındaki bu keskin geçiş, yaşamın kaçınılmaz bir parçası. Belki de zamanın gerçek doğası, yaşadığımız anların değerini anlamamızda yatıyor. Zamanın kısalığını kavrayarak, her anı dolu dolu yaşamak, hayatı daha anlamlı kılabilir.
Deneme Örneği 2: Doğanın Sessizliği Üzerine
DOĞANIN GİZLİ SESİ
Doğa, kendini insanlardan gizleyen bir sessizliğe sahiptir. Çimenlerin arasındaki rüzgar, ağaçların yapraklarına dokunan fısıldayan sesler, suyun hafifçe akışı… Hepsi de birer sessiz melodi gibi. Bu doğal sessizlik, insanın ruhunu dinginleştiren, huzuru arayan bir kaçış yolu gibi görünüyor. Şehirlerin gürültüsü içinde, doğanın sessizliği bir sığınak haline geliyor.
Doğada yürürken, o sessizliğin içindeki derinliği hissetmek mümkün. Ağaçların kökleri, toprağın derinliklerine uzanırken, gökyüzü geniş bir sessizliği barındırıyor. Doğanın bu sessizliği, insanın içsel sesini daha net duymasına yardımcı oluyor. Belki de bu sessizlik, kendimizi daha iyi anlamamız için gereken huzuru sunuyor. Doğanın bu sessizliğine kulak verdiğimizde, içsel dünyamızın derinliklerine de bir yolculuk yapıyoruz.
Deneme Örneği 3: Şehirlerin Ruhları Üzerine
ŞEHİRLERİN RUHLARI
Şehirler, yalnızca fiziksel yapılar değil, aynı zamanda birer ruh taşıyor. Her bir şehrin kendine özgü bir karakteri, kendini ifade etme biçimi var. İstanbul’un karmaşası, Paris’in romantizmi, Tokyo’nun teknolojik dinamizmi… Şehirlerin ruhları, onların tarihini, kültürünü ve insanlarını yansıtıyor.
Şehirler, yaşayan varlıklar gibi evrim geçiriyor, değişiyor ve gelişiyor. İnsanların şehirlerle kurduğu ilişki, bu ruhun şekillenmesinde büyük bir rol oynuyor. Bir şehri gerçekten tanımak, onun sokaklarında kaybolmak ve insanlarıyla etkileşimde bulunmakla mümkün. Şehirlerin ruhları, onları sadece mekansal olarak değil, duygusal ve kültürel olarak da keşfetmemize olanak tanıyor.
Deneme Örneği 4: Teknolojinin İnsan Üzerindeki Etkileri
TEKNOLOJİNİN GÖLGESİNDE
Teknoloji, hayatımıza hızlı bir şekilde entegre oldu ve birçok yönüyle yaşamımızı kolaylaştırdı. Ancak, bu hızlı değişim ve gelişim, bazı derin etkileri de beraberinde getirdi. Teknolojinin getirdiği kolaylıklar, aynı zamanda insan ilişkilerini, sosyal yapıyı ve hatta bireysel ruh halimizi de etkiliyor.
Teknolojinin getirdiği yenilikler, hayatın birçok yönünü değiştirdi. Ancak bu değişim, bazı olumsuz etkileri de beraberinde getirdi. Sosyal medyanın yaygınlaşması, yüz yüze etkileşimlerin azalmasına neden oldu. İnsanlar, gerçek hayatta kurdukları ilişkilerden ziyade, sanal ortamda etkileşimde bulunmayı tercih eder hale geldi. Teknolojinin bu etkilerini anlamak, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde önemli bir farkındalık yaratabilir.
Deneme Örneği 5: Sanatın Hayatımızdaki Yeri
SANATIN IŞIĞINDA
Sanat, insan ruhunun en derin köşelerine dokunan bir ifadedir. Her sanat eseri, bir duygu, bir düşünce veya bir hikaye barındırır. Sanatın hayatımıza kattığı derinlik, sadece estetik bir zevk değil, aynı zamanda ruhsal bir tatmin sağlar.
Sanat, insanların kendilerini ifade etme biçimidir ve bu ifade biçimi, toplumsal ve bireysel değişimlerin bir yansımasıdır. Resimden müziğe, edebiyattan tiyatroya kadar her sanat dalı, insan ruhunun farklı yönlerini keşfetmemize yardımcı olur. Sanatın hayatımızdaki yeri, yalnızca estetik bir değer değil, aynı zamanda kültürel ve ruhsal bir bağlamda da büyük bir öneme sahiptir.
Bu deneme yazıları, çeşitli konuları özgün bir bakış açısıyla ele alarak sizlere yeni perspektifler sunmayı amaçlıyor. Her bir yazı, derin düşünceler ve kişisel yansımalarla zenginleştirilmiştir. Kendi denemelerinizi oluştururken bu örneklerden ilham alabilirsiniz.