Rüşvet Kapıdan Girince İnsaf Bacadan Çıkar
İnsanların ihtiyaçlarını rüşvet karşılığında gideren yahut yapılan haksızlıkları, ahlaksızlıkları rüşvet karşılığında gizleyen, görmezden gelen insanlarda vicdan ve merhametten bahsetmek mümkün değildir.
Rüşvet, bir tür kul hakkı yemektir. Hele de rüşvet ile bir zulmü ört pas etmeye çalışmak, kabul edilemeyecek kadar çirkin bir davranıştır. Bunu yapan insandan artık her şey beklenebilir. bugün böyle bir rüşvet alan, yarın azıcık menfaat için insan canını bile hiçe saymaz. Hiç kimse onun umurunda bile olmaz. Tek düşündüğü şey, kendi çıkar ve menfaatleri olur.
Rüşvet, maalesef ülkemizde de hiçbir şekilde bitmeyen, bitirilmeyen kötü bir davranıştır. Para karşılığında işe almalar, para karşılığında not değiştirmeler, para karşılığında trafik cezası vermemeler adeta kol gezmektedir.
Rüşvetin olduğu yerde insanlar büyük haksızlıklara uğrarlar. Örneğin devlet kurumlarında bazı kesimlerin torpil yaparak hak etmeyen insanları işe yerleştirdiği gün gibi ortaya çıkarıldı. Bu kesim, insanlardan belli bir çıkar sağlamak şartıyla, onları devlet kurumlarına yerleştiriyor ve bir miktar para alıyorlar. Yani yaptıkları şey düpedüz rüşvet. İşin kötü tarafı ise bunu yapan kesimin, bir zamanlar herkesin güvendiği ve dindar geçinen kesim olmasıdır. Allah kimseyi rüşvet vermek zorunda bırakmasın ve zalimlerin eline düşürmesi, Herkes hak ettiği yere gelsin.
Rüşvet Kapıdan Girince İnsaf Bacadan Çıkar Kompozisyon
Giriş: “Rüşvet kapıdan girince insaf bacadan çıkar” atasözü, rüşvetin bireylerin ahlaki değerlerini, vicdanını ve insanlık halleriğini nasıl etkilediğini ifade eder. Rüşvet, haksız kazanç sağlamak için yapılan bir eylemdir ve bir kişinin bu tür bir davranışa yönelmesi, o kişinin genel ahlaki değerlerini yitirdiğini gösterir. Rüşvet alan kişi, çıkarları uğruna vicdanını ve merhametini kaybeder.
Gelişme: Rüşvet, adalet ve doğruluk ilkesine aykırı bir davranıştır. Rüşvet alan kişi, doğru ve adil olmayan bir yola sapmış olur ve bu, genellikle kişinin vicdanını kaybetmesine neden olur. İnsanların haklarını ve adaleti koruma görevi olan kişiler, rüşvet karşılığında bu görevlerini yerine getirmeyebilir veya haksızlıkları göz ardı edebilirler. Bu durum, rüşvet alan kişinin ne kadar güvenilmez ve ahlaki değerlerden yoksun olduğunu gösterir.
Rüşvetin toplumda yarattığı olumsuz etkiler büyüktür. Devlet kurumlarında veya diğer yetki alanlarında rüşvet yoluyla haksız yere avantaj sağlayan kişiler, topluma büyük zarar verirler. Bu kişiler, adalet ve eşitlik ilkesini hiçe sayarak, yalnızca kendi menfaatlerini düşünürler. Böylece, hak eden insanların yerini, sadece rüşvet veren kişiler alır ve toplumda adaletsizlik yayılır.
Rüşvetin yaygın olduğu ortamlar, genellikle ahlaki değerlerin ve insan haklarının göz ardı edildiği yerlerdir. Örneğin, devlet kurumlarında rüşvet vererek işe alınan veya çeşitli avantajlar elde eden kişiler, hak eden ve bu avantajları gerçekten hak eden kişilerin hakkını gasp ederler. Bu tür davranışlar, sadece adaletsizlik yaratmakla kalmaz, aynı zamanda toplumun güvenini ve moralini de zedeler.
Rüşvetin, adalet ve vicdanı yok etme etkisi, birçok örnekte görülmüştür. Rüşvetle işlerin yürütülmesi, bireylerin güvenini kaybetmesine ve sosyal ilişkilerin bozulmasına neden olur. Toplumda güvenin ve adaletin sağlanması için, rüşvetin ortadan kaldırılması ve ahlaki değerlere sıkı sıkıya bağlı kalınması gerekmektedir.
Sonuç: “Rüşvet kapıdan girince insaf bacadan çıkar” atasözü, rüşvetin bireylerin vicdanını ve ahlaki değerlerini nasıl yok ettiğini ortaya koyar. Rüşvet, sadece bireysel değil, toplumsal düzeyde de büyük haksızlıklar ve adaletsizlikler yaratır. Toplumda adaletin sağlanabilmesi ve güvenin korunabilmesi için rüşvetin ortadan kaldırılması ve ahlaki değerlere bağlı kalınması elzemdir. Rüşvetin yol açtığı zararlar, sadece bireylerin değil, tüm toplumun sağlığını etkiler. Bu yüzden, rüşvetle mücadele etmek ve adaleti sağlamak, her bireyin ve toplumun görevidir.