Yılmaz Güney Kimdir?
Doğum ve Eğitim: Yılmaz Güney, 1 Nisan 1937 tarihinde Şanlıurfa’nın Siverek ilçesinde doğdu. Gerçek adı Yılmaz Pütün’dür. Ailesinin tarımsal faaliyetleriyle geçimini sağladığı bu dönemden sonra, Adana’da büyüdü ve burada eğitim hayatına devam etti. Üniversite eğitimi için İstanbul’a gitti. İstanbul Üniversitesi’nde edebiyat ve sinema alanında eğitim aldı.
Sinema Kariyeri: Yılmaz Güney, sinemaya Atıf Yılmaz ile tanışarak adım attı. İlk filmi “Bu Vatanın Çocukları”nda senarist ve oyuncu olarak yer aldı. “Alageyik” ve “Karacaoğlan’ın Karasevdası” gibi projelerde de yer aldı. Bu dönemde yazdığı hikayelerle dikkat çekti, ancak siyasi içerikli yazılarından dolayı yargılandı.
Siyasi ve Hukuki Sorunlar: Yılmaz Güney’in sinema kariyeri, çeşitli hukuki sorunlarla kesintiye uğradı. Ufuklar dergisinde yazdığı bir öykü komünizm propagandası olarak değerlendirildi ve 1.5 yıl hapis cezası aldı. Bu cezanın ardından, Anadolu çocuğunun adaletsizliğe karşı mücadelesini konu alan filmler çekmeye devam etti. 1971’de Efraim Elrom cinayetinin faillerini sakladığı iddiasıyla iki yıl hapis cezasına çarptırıldı. Ardından, Yumurtalık ilçe yargıcı Sefa Mutlu’yu öldürdü ve 19 yıl hapis cezasına mahkum edildi. 1981’de cezaevinden izin alarak Fransa’ya kaçtı.
Fransa ve Son Yıllar: Yılmaz Güney, Fransa’ya kaçtıktan sonra orada yaşamaya başladı ve “Duvar” adlı filmini çekti. Bu film, onun sinemadaki son eseri oldu. 9 Eylül 1984 tarihinde Paris’te mide kanseri nedeniyle vefat etti ve Père Lachaise Mezarlığı’na defnedildi.
Önemli Eserler:
- Yol (1982): Cannes Film Festivali’nde büyük ödüller kazandı ve uluslararası alanda tanındı.
- Sürü (1978): Anadolu insanının yaşam mücadelesini anlatan bu film de yüksek takdir topladı.
- Umutsuzlar (1964): Toplumun marjinalleşmiş kesimlerini ele alan bir diğer önemli yapıtıdır.
- Endişe (1974): Filmin konusunun merkezinde sosyal adaletsizlikler yer alır.
- Şeytan’ın Oğlu (1974): Cezaevinden firar etme temasını işler.
Edebi ve Sinematik Kişiliği: Yılmaz Güney, sinemada Anadolu insanının başkaldırısını ve mücadele ruhunu vurgulayan önemli bir figürdür. Filmlerinde ve senaryolarında, köylülerin ve düşük sosyoekonomik sınıflardan insanların yaşamlarını, adaletsizliğe karşı verdikleri mücadeleleri derinlemesine işler. Otoriteye ve sosyal eşitsizliklere karşı duruşu, onun sinemasını şekillendiren temel unsurlardan biridir. Güney, Türk sinemasında önemli bir miras bırakmış ve “Çirkin Kral” olarak tanınmıştır.