İNSAN DOĞASI VE ACIMAK
Bazı duygular insanoğlunun yaratılışı kadar eskidir. Aslında insanı tam olarak insan yapan güzel yahut çirkin olarak nitelendirilen, bedeni değil, ruhudur. İnsani olarak nitelendirdiğimiz her duygu ruhumuzda mevcuttur. Bazıları belki bazı insanlarda daha ağır basar bazıları ise bazı insanlarda daha hafiftir. Fakat kimi duygular muhakkak mevcuttur. Acıma duygusu da şüphesiz bunlardan biridir.
Acımak duygusunu ikiye ayırabiliriz ; öyle ki bazı insanlar merhametinden ötürü insanlara acırlar. Yani mesela bir annenin acıma duygusunu ele alacak olursak anne çocuğuna merhametinden ya da sevgisinden dolayı acır. Çocuğunun başarısızlığı, kötüye gittiğini düşündüğü bir hal veya hareketi annesi düşündürebilir ve çocuğuna sevgisinden, şefkatinden acıyor olabilir. Fakat bazı acıma duygularının temeli karşılaştırmaya dayanır. Örneğin maddi durum olarak iyi bir statüde olan kişinin daha aşağıda olan bir kişiye acıması aslında onun hayat standartlarını düşük görmesindendir. Bu olay aslında çok tabiidir. Yani hemen hemen her insanda bu mevcuttur diyebiliriz. Acıma duygusunu bu boyutta da ikiye ayırabiliriz ; bir kibirlenerek karşısındakini aşağı görerek acımak bir de gerçekten haline üzüldüğün biri için merhamet besleyerek acımak. Bu insandan insana değişmektedir ama her insanın doğasında yadsınamaz bir özelliktir diyebiliriz. Küçük yaştaki çocuklar bile aslında içlerinde acıma duygusunu barındırırlar fakat yetişkin bir insana göre çok çok azdır hatta bazı çocuklarda hiç bulunmaya bilir de. Yetişkin insanların bu konuda çok daha hassas olmasının sebebi olgunlaşmalarıdır. Ancak karakter bakımından olgunluğa ulaşmış bir birey acıma duygusundan bilinçli bir şekilde haberdardır.
Atalarımız merhametten maraz doğacağını söylemişler, yani bir insana her ne kadar merhamet ile acısak bile sınırını bilmeliyiz çünkü o kişiyi o hale sokan bir yaratıcı mevcuttur ve sebepleri, bedelleri de ancak o bileceğinden beşer halimiz ile çok fazla irdelememeliyiz.
Acımak ve Merhamet Etmek – İnsan Doğası ve Acımak
Bazı duygular, insanın yaratılışından beri var olan, zamana ve mekâna bağlı olmaksızın insanoğlunun özünde bulunan temel niteliklerdir. İnsanları gerçekten insan yapan, bedeni değil, ruhsal derinlikleridir. İnsani olarak adlandırdığımız her duygu, ruhumuzda mevcut olabilir; bazıları bazı bireylerde daha belirgin, bazıları ise daha az hissedilir. Ancak, kesinlikle mevcut olan duygulardan biri de acıma duygusudur.
Acıma duygusunu iki şekilde inceleyebiliriz: Birincisi, merhamet temelli acımadır. Örneğin, bir annenin çocuğuna olan acıması, onun sevgisinden ve şefkatinden kaynaklanır. Anne, çocuğunun başarısızlığı ya da olumsuz bir durumdan dolayı üzülür ve ona merhamet gösterir. Bu tür bir acıma, genellikle derin bir sevgi ve şefkat duygusuyla ilişkilidir.
İkinci tür acıma ise karşılaştırmalardan kaynaklanır. Maddi olarak daha iyi durumda olan bir kişi, daha düşük sosyoekonomik statüye sahip birine acıyabilir. Bu tür acıma, kişinin kendi hayat standartlarını başkalarınınkilerle kıyaslamasından doğar ve genellikle karşısındakini aşağı görme ile ilişkilidir. Bu yaklaşım, genellikle kibirli bir tavırla birleşir ve bu da acımanın gerçek merhametten uzak, yüzeysel bir biçimde gerçekleşmesine neden olabilir. Bu tür bir acıma duygusu, insanın doğasında var olan karmaşık bir özelliktir.
Küçük yaşlarda çocuklar bile acıma duygusunu hissedebilir, ancak bu duygu yetişkinlerde genellikle daha belirgin ve olgunlaşmış şekilde ortaya çıkar. Çocuklarda acıma duygusu genellikle sınırlı olabilir ve bazı çocuklarda hiç bulunmayabilir. Yetişkinler ise, yaşadıkları deneyimler ve olgunlaşma süreçleri nedeniyle acıma duygusunu daha derin ve bilinçli bir şekilde deneyimleyebilirler.
Atalarımız, “merhametten maraz doğar” demişlerdir; yani merhametin aşırıya kaçmasının zararlı olabileceğini ifade etmişlerdir. Bir kişiye merhametle yaklaşmak, onun durumunu anlamak ve sınırları bilmek önemlidir. İnsanların karşılaştığı zorlukların arkasında bir yaratıcı ve bir sebepler zinciri bulunur; bu sebeplerin ve bedellerin ne olduğunu en iyi bilen sadece o yaratıcıdır. Dolayısıyla, beşeriyet olarak bizler, başkalarının durumunu anlamaya çalışırken sınırları aşmamaya ve bu durumu gereğinden fazla irdelememeye özen göstermeliyiz.
Acımak ve Merhamet Etmek Deneme Yazısı