Zekatın Önemi
Zekat her Müslümanın üzerinde farz olan İslamın beş şartından birisidir. Bir yılki kazancın kırkta birini ihtiyaç sahiplerine dağıtmak demektir. Cömertlik ve paylaşım ile yakından alakalıdır. Zekat, yoksul ile zengin arasındaki farkın giderilmesi amacını taşır. Zenginlerin, fakirlere mallarını dağıtması ile açlığın ve yoksulluğun giderilmesi amaçlanır.
Zekat her Müslümana farz değildir. Bir Müslümana zekatın farz olması için belli bir kazancının olması gerekir. Bu yönüyle hac ibadetine benzer. Çünkü hac ibadetinde de belli bir ekonomiye sahip olmak gerekir. aksi takdirde her iki ibadet de insanların zerinde farz olmaktan çıkar.
Dinimiz, zekata büyük bir önem vermiştir. Ve zenginler için bunu zorunlu kılmıştır. Hatta Hz Ömer zamanında zekatını vermeyen zenginler üzerine ordular gönderildiği bile bilinmektedir. Her zengin insan zekatını verirse ortada açlık ve sefalet kalmaz. Bir alim der ki ”Yoksulların ihtiyaç duyduğu, zenginlerin israf ettiği kadardır.” Yani zenginler israf etmek yerine ihtiyaç sahiplerine yardım ederse herkes lüks içinde yaşayabilir.
Zekatın Önemi Kompozisyon
Giriş: Zekat, İslam’ın beş şartından biri olup, her Müslümana farz kılınmıştır. Yıl boyunca elde edilen kazancın kırkta birini ihtiyaç sahiplerine verme yükümlülüğünü içerir. Zekat, cömertlik ve paylaşım kavramlarıyla doğrudan ilişkilidir ve zengin ile fakir arasındaki ekonomik farkı azaltmayı amaçlar. Bu ibadet, sosyal adaletin sağlanmasına ve toplumsal dengeye katkıda bulunur.
Gelişme: Zekat, yalnızca ekonomik gücü yeterli olan Müslümanlara farz kılınmıştır. Bu yönüyle hac ibadetine benzer, çünkü hac da belirli bir ekonomik durum gerektirir. Zekatın verilmesi, zenginlerin mallarını fakirlere dağıtarak açlık ve yoksulluğun azaltılmasını sağlar. Dinimiz, zekata büyük bir önem vermiştir ve zenginlerin bunu vermesini zorunlu kılmıştır. Hz. Ömer döneminde zekatını vermeyen zenginlere karşı ordular gönderilmesi, bu ibadetin toplum içindeki önemini ve uygulanabilirliğini gösterir.
Zekat, sadece bireysel bir ibadet olmanın ötesinde toplumsal bir sorumluluğu da ifade eder. Bir alim, “Yoksulların ihtiyaç duyduğu, zenginlerin israf ettiği kadardır,” diyerek, zenginlerin israf etmek yerine ihtiyaç sahiplerine yardım etmeleri durumunda toplumda açlık ve sefaletin ortadan kalkabileceğini belirtir. Bu düşünce, zekatın toplumda denge ve refah sağlamadaki rolünü vurgular.
Sonuç: Zekat, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde büyük bir öneme sahiptir. Ekonomik eşitsizlikleri azaltarak sosyal adaleti sağlar ve toplumda yardımlaşma kültürünü teşvik eder. Zenginlerin zekatlarını düzenli olarak vermesi, hem dini bir yükümlülük hem de toplumsal bir sorumluluktur. Bu ibadet, ekonomik kaynakların adil bir şekilde paylaşılması ve yoksullukla mücadele açısından kritik bir rol oynar. Zekat, toplumda refah ve huzurun sağlanmasında temel bir araçtır ve bu yüzden İslam’ın temel öğretilerinden biridir.