Ya Olduğun Gibi Görün Ya Göründüğün Gibi Ol Kompozisyon
Giriş: Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin “Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol!” sözü, kişisel bütünlük ve dürüstlüğün önemini vurgulayan derin bir özdeyiştir. Bu söz, insanların gerçek kişiliklerini saklamadan, oldukları gibi görünmelerini ya da görünen kişiliklerini gerçeğe dönüştürmelerini öğütler. Bu kompozisyonda, özdeğer ve dürüstlüğün önemini, ikiyüzlülüğün zararlarını ve samimi bir yaşamın nasıl olması gerektiğini ele alacağız.
Gelişme: İnsanlar sosyal varlıklar olarak topluluk içinde çeşitli roller üstlenir ve farklı durumlarda farklı yüzler sergileyebilir. Ancak Mevlana’nın öğüdü, bu durumun insanın özünü yansıtması gerektiğini ifade eder. “Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol!” sözü, kişinin içsel dünyasıyla dışsal davranışları arasında bir uyum sağlamasını teşvik eder. Gerçek kişiliği saklamak veya insanları yanıltmak, yalnızca birey değil, tüm topluluklar için zararlı olabilir.
İkiyüzlülük, bireylerin hem kendi hem de çevresindekilerin güvenini sarsar. Kişi, bir ortamda kendini farklı bir şekilde sunabilir; fakat bu, o kişinin gerçek karakterini değiştirmez. İkiyüzlü davranışlar, insanları manipüle etme çabası olarak değerlendirilir ve ahlaki açıdan sakıncalıdır. Dinimizde bu tür kişiler “münafık” olarak adlandırılır. Münafıklar, gerçek inançlarını ve düşüncelerini gizler, duruma göre farklı maskeler takarlar. Böyle kişiler, kendilerini toplum içinde kabul ettirirken, gerçekte topluma zarar vermeyi amaçlarlar.
Samimi bir insan ise, kendi düşünce ve inançlarını açıkça ifade eder. Kişinin gerçek kimliği ile toplumsal rolü arasında bir uyum olmalıdır. Dürüst olmak, kişinin ne düşündüğünü ve inandığını yansıtmak anlamına gelir. Bu durum, bazen kişisel riskler taşır; ancak bu riskler, dürüstlük ve bütünlük adına göze alınmalıdır. Kişi, inançlıysa bu inançların gerekliliklerini samimi bir şekilde yerine getirmelidir. Aynı şekilde, inançsızsa, bu inançsızlığı da samimi bir şekilde yaşamalıdır. İki farklı yerde iki farklı yüz sergilemek, hem kişisel hem de toplumsal düzeyde güveni zedeler.
Özünde gerçek olan bir birey, maskeler takarak insanları kandırmak yerine, kendi gerçekliğini ve kimliğini olduğu gibi gösterir. Bu yaklaşım, hem kendisinin hem de başkalarının huzurunu sağlar. Toplumun da güvenliği, samimiyete ve dürüstlüğe dayalıdır. Özellikle, dinle hiçbir alakası bulunmayan kişilerin dini değerlerle insanları etkilemeye çalışması, hem bireysel hem de toplumsal ahlak açısından sorun yaratır. Bu tür davranışlar, toplumun değerlerine zarar verir ve bireyler arasında güvensizlik oluşturur.
Sonuç: Mevlana’nın “Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol!” sözü, bireylerin dürüstlük ve samimiyetle yaşamasının önemini vurgular. Kişisel bütünlük, içsel ve dışsal davranışlar arasında bir uyum gerektirir. İkiyüzlülük, hem birey hem de toplum açısından zararlıdır. Gerçek kişilik, samimi bir şekilde ortaya konulmalıdır. Toplumda güvenin ve huzurun sağlanabilmesi için, her birey kendi öz değerleriyle uyum içinde olmalı ve başkalarını yanıltmak yerine dürüst ve şeffaf bir yaşam sürmelidir. Bu yaklaşım, kişisel ve toplumsal huzurun teminatıdır.
Ya Olduğun Gibi Görün Ya Göründüğün Gibi Ol
”Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol!”Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin en güzel özlü sözlerinden birisidir. İnsanların gerçek kişiliklerini saklamamaları, karakterine uygun davranmaları, maske takmamaları yahut kişiliğine uygun davranmayanların da göründükleri kişiliğe sahip olmaları gerektiğini vurgular.
İnsanların Allah’tan gizleyebilecekleri hiçbir şey yoktur. O, içimizdekini de dışımızdakini de gayet bilir. Kişi olduğundan farklı görünerek insanları kandırabilir; ancak kendisini ve yaratıcısını asla kandıramaz. Olduğundan farklı görünmek ikiyüzlülüktür. Kişi ne ise öyle görünmeli ya da nasıl görünüyorsa öyle bir yapıya sahip olmalıdır. Bunun tersi özellik gösterenlere dinde ”münafık” adı verilir. Zira münafıkları gerçekte inanmadıkları halde Müslümanların yanında Müslümanmış gibi davranır; kafirlerin yanına vardıklarında ise kafir gibi davranır. Gerçek kimliklerini gizlerler, böylece zarar vermek istedikleri topluma gizlice girip verebilecekleri en kötü zararı vermeye çalışırlar. En sinsi insanlar bu insanlardır. Böyle insanların hiç kimseye fayda sağlamayacağı bilinmeli bunların zararlarından korunmak için de onlardan kesinlikle uzak durulmalıdır. Dürüst insan, düşüncesi ne ise onu açıkça ifade eder, saklamaz. Doğru bildiği yoldan şaşmaz ve bu yüzden kendisine gelecek zararları da göze alır. Kişi inançsızsa inançlı gibi davranmamalı; aynı şekilde inançlıysa da inançsız görünmeye çalışmamalıdır. Her ikisi de sakıncalı ve nahoş durumlardır. İnançlı görünen kişi o inancın gereğini de samimi bir şekilde yerine getirmelidir. Bazen huylarımızı, karakterimizi beğenmeyiz. Bu yüzden de onları bastırmaya çalışarak farklı görünmeye çalışırız. Bu farklı görünmeler iyi niyetle yapılıyorsa elbet bir zararı da olmaz. Ancak iki farklı yerde, iki farklı insana karşı iki farklı yüz sergiliyorsak en tehlikelisi ve sakıncalısı budur.
Olduğundan farklı görünerek insanları kandırmaya çalışmak alçaklıktır. Öyle insanlar görüyoruz ki özünde dinle hiçbir alakası yokken dinden dem vurup insanları yanlarına çekmeye çalışıyor; ancak kendileri ile benzer özelliklere sahip kişilerle karşılaştıklarında dinle alay bile edebiliyorlar. İnsanlar, bunların sandığı kadar aptal değil elbette. Bu yüzden ya olduğun gibi görüneceksin, ya da göründüğün gibi olacaksın.