Ölenle Ölünmez Kompozisyon

Ölenle Ölünmez

Hiçbir insan yoktur ki eceli tamamlandığında bu dünyadan diğer dünyaya göçmemiş olsun. Her insan, bu dünyaya önceden belirlenmiş bir vakit üzere gelir. Vakti dolduğunda ise ilk geldiği yere geri gider. Bizler bu duruma ölüm diyoruz. Bu dünya için bir dirilişi yok; fakat aslında ahiret için ölüm, yeni bir diriliş demektir.

Her ne olursa olsun ”Ölümün yüzü soğuktur.” derler. Belki yıllarca beraber olduğumuz, beraber yaşadığımız, iyi kötü nice günler geçirdiğimiz yakınlarımızın, dostlarımızın vefatı bizi derinden etkiler. Ahiret inancına sahip olsak bile, onların ölümünü kabullenemez, büyük acılar yaşarız. Onları özlemek büyük acılar verir bize. Dünyanın en güçlü insanları bile, yakınlarını kaybettiklerinde aynı duyguları yaşarlar. Peygamber Efendimiz ki ahireti en iyi bilip ona inanan kişi bile, oğlunu kaybettiğinde gözyaşlarını tutamamış, derin bir üzüntüyle ağlamıştır.

Ancak her şeye rağmen, ölenle ölmek, kendini bırakmak doğru değildir. Allah ölümü vermiştir; lakin insanlara ona dayanma gücü de vermiştir. Mantığı ile hareket etmeyip intihar edenlerin dışında hiç kimse, bir sevdiğini kaybetti diye ölmemiştir. Zira o güç, bizi yaratan tarafından verilmiştir. Canımız, bedenimiz Allah’ın bizlere geçici bir emanetidir. Ona iyi bakmak, zarar vermemek de en büyük sorumluluğumuzdur. Bu nedenle ölümü çok büyütmemek, yakınlarımızın ölümünden sonra bile yaşamaya devam etmek, çalışmak, uğraşmak gerekir.


Ölenle Ölünmez Kompozisyon

Giriş: Hayatın kaçınılmaz bir gerçeği olan ölüm, tüm canlıların ortak kaderidir. Her insan, belirli bir süre bu dünyada yaşadıktan sonra eceliyle veda eder. Bu geçiş, hem fiziksel hem de manevi anlamda derin bir değişim sürecidir. Ölüm, dünyada geride bıraktığımız her şeyin sona erdiği, ancak ahiret için yeni bir başlangıcın kapılarını araladığı bir anıdır. Ölümün, sevdiklerimizin kaybıyla birlikte getirdiği acı ve üzüntü, insan yaşamının en zorlu deneyimlerinden biridir.

Gelişme:Ölüm, dünyasal yaşamın son bulması anlamına gelirken, ahirette yeni bir yaşamın başlangıcı olarak görülür. Bu geçiş, her insanın kabul etmesi gereken bir gerçekliktir. Yakınlarımızın vefatı, bizi derinden etkileyebilir ve bu acıyı yaşamak, insanların ortak bir deneyimidir. Sevdiklerimizi kaybetmek, büyük bir boşluk yaratır ve bu boşluk, insanın duygusal olarak sarsılmasına neden olur. Peygamber Efendimiz bile, ahiret inancına sahip olmasına rağmen, oğlunu kaybettiğinde derin bir üzüntü yaşamış, gözyaşlarını tutamamıştır. Bu durum, ölümün her insan üzerinde ne kadar güçlü bir etkisi olduğunu gösterir.

Ancak, ölümle birlikte yaşama isteğinin yok olması veya kendini bırakmak, doğru bir yaklaşım değildir. Allah, ölüm kadar hayatın devamını da bizim için bir sınav olarak koymuştur. İntihar gibi umutsuz eylemler, bu sınavı kabul etmemek anlamına gelir. Ölüm, insanın geçici bir dünyadan ayrılmasıdır; fakat bu dünyadaki yaşam, ahiret için hazırlık yapmak ve yararlı işler yapmak için devam eder. Allah, insanlara ölümle başa çıkma gücü ve sabır vermiştir. Canımız ve bedenimiz, Allah’ın bizlere emanetidir ve ona zarar vermemek, ona sahip çıkmak en büyük sorumluluğumuzdur. Bu nedenle, ölenle ölmek yerine, yaşamaya devam etmek, çalışmak ve uğraşmak gerekir. Ölüm, yaşamın bir parçasıdır ve onu kabul etmek, hayatı sürdürmek için güç bulmak önemlidir. Kayıplarımızı kabullenip, onların anısını yaşatmak ve hayatı dolu dolu yaşamak, hem kendimiz hem de sevdiklerimiz için en doğru yoldur.

Sonuç:Ölüm, hayatın doğal bir parçasıdır ve herkesin kaçınılmaz bir şekilde karşılaşacağı bir gerçektir. Sevdiklerimizi kaybetmek, derin bir acı ve üzüntü getirir; ancak bu acı, hayatın devamını engellememelidir. Allah, bize bu dünyada yaşamaya devam etme gücü vermiştir. Bu gücü kullanarak, kayıplarımızı anmak, yaşamaya devam etmek ve çalışmak, hem kendimize hem de sevdiklerimize olan sorumluluğumuzdur. Unutulmamalıdır ki, ölenle ölmemek, yaşamın değerini ve güzelliğini korumak anlamına gelir.

Yorum yapın

meritking meritking giriş madridbet madridbet giriş madridbet güncel giriş