Hikaye Örnekleri (Öykü Örnekleri)

Bu sayfada sizler için hem kısa hikaye örnekleri hem de uzun hikaye örneklerini yazdık.

Hikaye Örnekleri

Kısa Hikaye Örneği

İKİNCİ ŞANS

Bir sabah, yaşlı bir marangoz, iş yerinde geçirdiği uzun yılların ardından emekli olmayı planlıyordu. Çalışma masasında son bir projeyi tamamlamak üzereydi: bir müşteri için özel olarak yapılmış bir masa. Marangoz, işini titizlikle yapmış, masayı en ince ayrıntısına kadar özenle hazırlamıştı.

Sonunda masayı teslim etmek üzere müşteriyle buluştu. Müşteri, masayı beğendi, ancak marangozun ayrılacağını duyunca üzgün görünüyordu. Müşteri marangozdan, ona son bir proje yapmasını rica etti: eski bir sandalyeyi yenilemesini istedi. Marangoz, emeklilik için sabırsızlandığı için, bu isteği geçiştirmek istedi. Ancak müşteri ısrarcıydı.

Marangoz, eski sandalyeyi yenilemek üzere iş yerine götürdü. İşe koyuldu, ancak bu sefer masadan çok farklı bir şekilde çalıştı. Sandalyeyi yaparken, her detayda ne kadar özenli ve dikkatli olduğunu fark etti. Sandalyeyi bitirdiğinde, onun aslında ne kadar güzel ve değerli olduğunu gördü. Müşteri sandalyeyi teslim aldığında, marangozun emeğine hayran kaldı.

Marangoz, emekli olmaktan vazgeçti ve eski işine yeniden döndü. Sandalyeyi yaparken fark ettiği şey, her işte en iyi performansı sergilemenin önemiydi. O andan itibaren, her projeye aynı özenle yaklaşarak, her işte kendini yeniden buldu.


Uzun Hikaye Örneği

GÖLGELERİN ARASINDA

Bir zamanlar, deniz kıyısındaki küçük bir köyde genç bir kadın yaşardı. Adı Elif’ti ve köydeki herkes tarafından sevgiyle anılırdı. Elif’in en büyük tutkusu, deniz ve onun derinliklerindeydi. Her gün, deniz kenarına gidip suya bakarak hayal kurar, denizle ilgili eski efsaneleri dinlerdi.

Bir gün, köyde bir grup gezgin ortaya çıktı ve deniz altında kayıp bir şehir olduğuna dair hikayeler anlattı. Elif, bu hikayelere inanmasa da, içindeki keşfetme arzusu her geçen gün büyüyordu. Bir sabah, Elif cesaretini topladı ve denize açılmaya karar verdi. Bir tekne kiraladı ve denizin derinliklerine doğru yola çıktı.

Günlerce denizde kalıp, büyük bir keşif yapmayı umarak ilerledi. Ancak denizin derinliklerinde, bir fırtınaya yakalandı ve teknesi parçalandı. Elif, denizin dibine doğru sürüklendi ve orada gözlerini açtı. Gözleri, su altındaki muazzam güzelliklerle karşılaştı: renkli mercanlar, dans eden balıklar ve parlayan denizaltı bitkileri.

Elif, denizin derinliklerinde hayalindeki kayıp şehri buldu. Bu şehir, eski zamanların efsanelerinde anlatıldığı gibi, gizemli ve etkileyiciydi. Elif, burada geçirdiği zaman boyunca kendini buldu, korkularını yendi ve denizin derinliklerinde huzuru buldu.

Bir süre sonra, Elif yüzeye çıkmayı başardı. Köyüne döndüğünde, yaşadığı deneyimi anlatmaya çalıştı, ancak kimse ona inanmadı. Yine de, Elif bu deneyimden büyük bir ders aldı: Hayatta en önemli şey, kendi içsel yolculuğunuzu gerçekleştirmek ve kendi gerçeğinizi bulmaktır.

Elif, denizin derinliklerinde yaşadığı macerayı içsel bir keşif olarak gördü ve hayatına yeni bir yön verdi. Denizin güzellikleri ve sırları, onun içsel huzurunu ve cesaretini artırmıştı. Elif’in öyküsü, cesaret ve keşif arzusunun her zaman önemli olduğunu, bazen en büyük hazinelerin kendi içimizde olduğunu öğretmiştir.

 


Bu sayfada sizler için hem kısa hem de uzun hikaye örnekleri yazmaya çalıştık. Verilen hikayeler, site yazarlarımız tarafından yazılmış hikayelerdir. Bu arada hikaye ve öykü kavramları çoğunlukla birbirinin yerine kullanılmaktadır. Aşağıda yazdığımız metinler hem öykü örneklerini hm de hikaye örneklerini temsil etmektedir. İyi okumalar dileriz.

KISA HİKAYE ÖRNEĞİ

EMEĞİN KARŞILIĞI: DEFİNE

Bir grup defineci, bir dağın yamacında define olabileceğinden şüphelenmişti ki kazma ve küreklerini alıp her yanı kazmaya başlamıştı. Günlerdir kazmalarına rağmen henüz en küçük bir iz bile bulamamışlardı.

Derken, o yöredeki herkes tarafından tanınan Allah dostu bir zat, bu definecilerle karşılaşmıştı. Onu tanıyan defineciler kendisinden bir ricada bulunmuşlardı. Ey Allah’ın dostu, sen büyük bir zatsın, Allah’la iletişime geçsen de bu dağda define olup olmadığını öğrensen. Şayet yoksa biz de bu kadar yorulmayalım.

Zat, gerçekten de Allah’ın sevdiği kullardan birisiydi. O gece rüyasına bir melek geldi ve o daağda hiç define olmadığını söyledi. Bu mübarek zat, gidip durumu definecilere anlattı. Ancak defineciler inanmamış olsa gerek ki işlerine devam ettiler. Günlerce dağı kazmaya, taşı toprağı karıştırmaya devam ettiler. Ve nihayet istedikleri defineyi buldular.

Bunu o mübarek zata da anlattılar. Mübarek zat ne diyeceğini şaşırmıştı. O gece Allah’ın meleği tekrar rüyasına girdi. Ve dedi ki: ”Biliyor musun, o dağda gerçekten de hiç define yoktu. Ancak defineciler o kadar çok çalıştı, o kadar çok emek verdi ki Allh olmayanı var etti ve definecilerin emeğinin karşılığı olarak onlara o defineyi bahşetti.

Unutulmamlıdır ki Allah kimsenin emeklerini zayi etmez. Çalışan, çabalayan, emek veren herkes, bu emeklerinin karşılığını mutlaka alır.

-SON-

UZUN HİKAYE ÖRNEĞİ

ÇOBANIN GÜZEL KIZI

Bir zamanlar, küçük bir dağ köyünde çobanlık yapan bir adam ve onun dünyalar güzeli öksüz kızı yaşardı. Kız henüz üç yaşında iken annesini kaybetmişti. Çoban, karısı öldükten sonra bir daha evlenmemiş, bin bir zorlukla kızını en iyi şekilde büyütmek için gayret göstermişti.

Çobanın kızı artık büyüyüp serpilmiş, güzelliği dillere destan olmuştu. Güzelliğinin namını duymayan kimse kalmamıştı. Velhasıl artık evlilik çağı çoktan gelmişti. Gerçi isteyeni de çok olmuştu; ama çobanın kızı kimseye gönül açmamıştı. Çoban, artık yaşlandığını hissediyor, bir an önce kızını evlendirip torun sahibi olmak istiyordu. Onca emekle, üstüne titreye titreye büyüttüğü kızını zorla evlendirmek olmazdı. Yapacak bir şey yoktu, mecburen bekleyecekti.

Aslında güzel kız, kimseyi beğenmiyor değildi. Kendisini isteyen gençlerden bazıları evlenilmeyecek kişiler de değildi hani. Kız, babasını yalnız bırakmak istemiyordu. Ne de olsa ona hem annelik hem babalık yapmıştı. Üzerinde çok hakkı vardı.

Bir gün, babası bir iş için sürüden ayrılıp köye gitmişti. Güzel kız, sürüyü dere kenarındaki gölgeliklere götürmüştü. Kendisi de bir taşın üzerine oturup ayaklarını buz gibi derenin suyuna koymuş, serinlemeye çalışıyordu. Birden arkasında bir bir ses duydu. Dönüp baktı. Karşısında duran yakışıklı mı yakışıklı yağız bir delikanlı idi. Onu görür görmez yüreğinde bir kıpırtı hissetti güzel kız. Aynı duyguları delikanlı da hissetmişti.

Delikanlı, kızı selamladı:

– Merhaba, Kırlangıçdere Köyüne gidiyorum, çok susadım. Hem suyumu içip hem de şu ağaçların gölgesinde dinlenirim diye düşünmüştüm.

Çobanın kızı delikanlının selamına karşılık verdi:

-Merhaba, hoş geldiniz. Size su ikram edebilirim; ancak burada oturmanız pek uygun olmaz; burası küçük bir köy, dedikodu çıkar sonra.

Delikanlı kızı anlayışla karşıladı. Suyunu içti ve köyüne doğru yol aldı. Yol boyunca güzel çoban kızını düşünüp durdu. Kaç yıldır şehirde yaşıyordu; ama bu kadar güzel ve doğal bir kızı ilk defa görüyordu. Üniversiteden mezun olmuş, doktorluk diplomasını almış köyüne gidiyordu. Kısa bir süre sonra göreve başlayacaktı. Köyde delikanlının bir de annesi vardı. Babası henüz delikanlı on beş yaşındayken vefat etmişti.

Delikanlı, göreve başladıktan sonra annesini de yanına almayı düşünüyordu; ancak anne, alıştığı bu topraklardan ayrılma niyetinde değildi.

Delikanlı nihayet köyüne vardı, anasının elini öpüp, buz gibi bir ayranla serinledi. Annesi onu görünce dünyalar onun olmuştu. Bugünü de görmüştü ya, çok mutluydu. Artık tek istediği oğlunu evlendirmekti. Bu da olduktan sonra artık ölse gam yemezdi.

Delikanlı gece boyunca dere kenarında gördüğü kızı düşündü. Gördüğü sanki bir insan değil de adeta bir melekti. Çobanın güzel kızı da delikanlıyı düşünüyordu.

Ertesi gün delikanlının annesi evlilikten muhabbet açtı. Delikanlı da dere kenarında gördüğü kızdan bahsetti. Annesi, o kızın kim olduğunu hemencecik tahmin etti.

– Uğurlu Köyü çobanının kızıdır o. Güzelliğini bilmeyen, duymayan yoktur. İster misin sana onu isteyelim? Hem güzel olduğu kadar ahlaklı ve marifetliymiş de…

İstemek sözcüğü delikanlının hoşuna gitmişti. Neden olmasındı ki; zira artık evlenme yaşına gelmişti. Derken birkaç gün sonra çabana hayırlı bir iş için gidileceği üzere haber salındı. Delikanlı; amcası, yengesi, annesi ve köyün muhtarı ile yola koyuldu. Çobanın kızı, gelen görücünün o delikanlı olduğunu bilmiyordu, bu yüzden hiç de mutlu değildi. Ta ki görücüler gelip de güzel kız misafirlere kahve ikram edene kadar.

O delikanlıyı görünce dünyalar kendisinin oldu. Bu mutluluğunu gizleyemedi; bembeyaz yüü bir anda pembeye dönüşüvermişti.

Allah’ın emri, peygamberin kavliyle kız istendi. Kız tarafından olumlu yanıt gelince de kısa bir süre sonra düğün dernek kuruldu ve gençler evlendi. Hatta evliliklerinin üzerinden bir yıl geçmişti ki nur topu gibi bir de çocukları olmuştu.

İşin en güzel yanı ise şu olmuştu. Çobanın köylüleri, artık kızını evlendirdiğini, kendisinin de evlenmesi gerektiğini söylemişlerdi. Ve delikanlının annesi ile evlenmesini tavsiye etmişlerdi. Aracılarla bu iş tamamlanmış ve çoban ile delikanlının annesi hayatlarını birleştirmişti. Böylece çobanın güzel kızının en büyük korkusu, babasının yalnızlığı, son bulmuştu. Her iki çift de hayatlarının sonuna kadar mutlu ve mesut bir şekilde yaşamıştı.

-SON-

Değerli okurlar, hikaye örneklerini beğendiyeseniz, lütfen yorum yazmayı ihmal etmeyin.

“Hikaye Örnekleri (Öykü Örnekleri)” üzerine 3 yorum

Yorum yapın

meritking meritking giriş madridbet madridbet giriş madridbet güncel giriş