Er Olan Ekmeğini Taştan Çıkarır
Hiç kimse işsizlik probleminin arkasına sığınarak, iş bulamadığını söyleyerek kendisini veya ailesini aç bırakma bahanesine başvuramaz. Erkek dediğin kişi, eğer geçim söz konusu ise en güç işleri bile yaparak ekmeğini kazanabilir, ailesini geçindirebilir. Yiğit kişi, ekmeğini taş kırmakla veya taş toplamakla bile olsa kazanabilir.
Günümüz insanı her geçen gün tembelleşmekte, iş yapamaz hale gelmektedir. Nice dalyan gibi delikanlılar vardır ki yıllarca boş gezmekte, baba parası yemekte veya sefalet içinde yaşamaya devam etmektedir. Peki, gerçekten bu kişilerin çalışabilecekleri bir iş mi yoktur yoksa kendilerine bazı işleri yakıştırmıyorlardır veya o işleri zor mu buluyorlardır? Şunu ifade etmek gerekir ki, çalışmak isteyen için her zaman iş bulunur. Namerde muhtaç olmaktansa, dilenmektense, en ağır, en zor işleri yaparak ekmeğini kazanmak daha iyidir. Yaşadığım yerde bir adam vardı. elinde belli bir işi gücü de yoktu. ancak adam ne yapar eder, ekmeğini, parasını bir şekilde kazanırdı. Kendisinin ufak da bir traktörü vardı. İlçeye yolu her düştüğünde traktörünün römorkunu takar, yoldaki tarlalardan taş toplar ve ilçenin girişindeki briket üretim şantiyesine satardı. (briket:inşaat yapımında kullanılan bir tür tuğla) İşte bu adam, gerçekten de ekmeğini taştan çıkarabiliyordu.
Ülkemizde işçi bulamayan bir yığın fabrika var. Ancak işin garip tarafı bir yığında işsiz, boş gezen insan var. Peki, neden? Çünkü insanoğlu tembelleşmiş. Kendine layık görmüyor bazı işleri veya ona zor geliyor. Her erkek ailesini, çocuklarını geçindirmekle; yiyecek ihtiyacını, giyecek ihtiyacını ve gezme ihtiyacını gidermekle sorumludur. Bu sorumluluğu erkeğe bizzat Allah vermiştir. O zaman er olan ekmeğini taştan çıkarmalı, ailesini aç bırakmamalıdır.
Er Olan Ekmeğini Taştan Çıkarır Kompozisyon
Giriş: “Er olan ekmeğini taştan çıkarır” atasözü, azimli ve kararlı bireylerin en zor koşullar altında bile geçimlerini sağlamayı başaracaklarını ifade eder. Bu atasözü, kişisel çabanın ve azmin, başarılı olmanın anahtarları olduğunu vurgular. Özellikle günümüz toplumunda işsizlik sorununa karşı bir tutum sergileyen bu ifade, iş arama ve geçim sağlama konusundaki sorumluluklarımızı hatırlatır.
Gelişme: Bu atasözü, iş bulamama ya da geçim sıkıntısı gibi bahanelerin arkasına sığınmayı reddeder. Her birey, özellikle erkekler, geçim sağlama sorumluluğunu üstlenmelidir. Bu sorumluluk, bazen en güç işlerle bile uğraşmayı gerektirir. İş bulmak zor olabilir, ancak çalışmak isteyen biri her zaman bir yol bulabilir. Örneğin, çalışkan bir kişi, taş kırmak veya taş toplamak gibi zor işlerde bile ekmeğini kazanabilir.
Günümüzde birçok insan, tembellik ve iş bulma konusundaki şikayetlerle dikkat çekerken, birçok işveren de nitelikli işçi bulmakta zorlanmaktadır. Bu çelişki, bireylerin bazı işlere yeterince değer vermediği veya bu işlerin zorluklarından kaçındığını gösterir. Ancak gerçek şu ki, iş arayan bir kişi için her zaman bir fırsat bulunur. Örneğin, yaşadığım bölgede bir adam vardı. Kendisinin sabit bir işi yoktu, fakat elindeki küçük traktörle, yoldaki tarlalardan taş toplar ve bunları briket üretim şantiyesine satardı. Bu çabayla, zor şartlar altında dahi ekmeğini çıkarabiliyordu.
Bu durum, işsizlik ve geçim sıkıntısının çözümü için sadece azim ve kararlılığın yeterli olduğunu gösterir. Ülkemizde birçok fabrika işçi bulamıyor, oysa birçok insan iş bulamadığından yakınıyor. Bu durum, toplumun bazı bireylerinin tembelliği ve iş bulma konusundaki yetersizlikleriyle ilişkilidir. Erkeklerin, ailelerinin geçimini sağlama sorumluluğu Allah tarafından verilmiştir. Dolayısıyla, er kişinin, ailesini aç bırakmamak için en zor işleri bile göze alması gerektiği açıktır.
Sonuç: “Er olan ekmeğini taştan çıkarır” atasözü, azimli ve kararlı bireylerin, zorluklara rağmen geçimlerini sağlamayı başardığını anlatır. İşsizlik ve geçim sıkıntısı bahanelerine sığınmak yerine, kişisel çaba ve azimle her zaman bir çözüm yolu bulunabilir. Bu anlayış, bireylerin geçim sorumluluklarını yerine getirirken en zor koşullarda bile azim ve çalışkanlıkla ekmeklerini kazanabileceklerini hatırlatır. Bu prensip, toplumsal sorumlulukları yerine getirmenin ve bireysel başarıya ulaşmanın temel yoludur.