El Elin Eşeğini Türkü Çağırarak Arar Atasözünün Anlamı
Bir kişinin başkasının derdiyle ilgileniyormuş gibi görünüp, aslında gerekli özveriyi ve gayreti göstermediği durumu ifade eder. Başkalarına iş yaptırmak, verimli sonuçlar vermez, çünkü kimse bizim kadar özveri göstermez.
El Elin Eşeğini Türkü Çağırarak Arar
İnsanlar, dertlerimizle dertlenir gibi görünseler de aslında durum sanıldığı gibi değildir. Başka bir kişinin bir problemini çözmekle uğraşan kişi kendini hiç de yormaz. Zevk ve sefasını bozmadan işi halletmeye çalışır. dolayısı ile gerektiği kadar özveride bulunmadığı için de problemi çözmesi pek de mümkün olmaz.
Derler ki kişinin eşeği çukura düşecek olsa, o an en güçlü kişi eşeğin sahibi olur. Gerçekten de bu, çok iyi bir tespittir. Zira güçlü olanın eşeğin sahibi olması, en çok onun üzülmesinden, telaşlanmasından kaynaklanmaktadır. Başkaları ise gayret edermiş gibi görünse de aslında sahip oldukları tüm imkanları kullanmazlar. Kurda sormuşlar ”Ensen neden kalın?” diye. ”Kendi işimi kendim görürüm de ondan.” diye karşılık vermiş. Kişi de kendi işini kendi görmekle güçlü olabilir. Önemli işlerimizi başkalarının eline bırakmak, zarara uğramamıza sebep olabilir. Zira hiç kimse bizim göstereceğimiz özveriyi göstermeyecektir.
Başkasına güvenerek iş yaptıran o işten verim alamaz. Atalarımız ”Komşu kazanıyla düğün yemeği pişmez.” demiştir. İşte aynı şekilde, işimizi başkasına yaptırmamız çok zor olur. Bir işten iyi verim alınması için özveri, fedakarlık gerekir. Başkası ise, bizim için ne fedakarlıkta bulunur ne de özveride.
El Elin Eşeğini Türkü Çağırarak Arar Kompozisyon
Giriş: “El elin eşeğini türkü çağırarak arar” atasözü, insanların başkalarının sorunlarına ve sıkıntılarına genellikle yeterince önem vermediğini ifade eder. Bu atasözü, başkalarının problemlerine yaklaşımın çoğu zaman yüzeysel ve özverisiz olduğunu vurgular. Başkalarının işlerini çözmeye çalışan kişiler, bu süreçte kendilerine ait rahatlık ve konforu bozmazlar, bu da sorunların yeterince çözülememesine neden olabilir.
Gelişme: İnsanlar, başkalarının sorunlarına ilgisiz bir yaklaşım sergileyebilir. Çoğu zaman, kişisel sıkıntıların çözümüne yönelik olarak başkalarından yardım almak, o kişinin problemini çözme konusunda yetersiz kalır. Bu durum, kişinin kendi işine ve sıkıntısına gereken önemi vermediği anlamına gelir. Başkalarının sorunlarına yardım ederken, bu yardımı yaparken genellikle yüzeysel bir çaba gösterilir. Bu, sorunun çözümü için yeterli özveri ve çabayı içermediğinden, problemin kalıcı bir çözümü sağlanamaz.
Örneğin, bir kişi başkasının eşeğini kaybettiğinde, yardıma gelenler genellikle kendi konforlarını bozmadan, işi en basit şekilde halletmeye çalışırlar. Bu durum, yardıma gelen kişilerin işin çözümüne tam anlamıyla katkı sağlamadıklarını gösterir. Bu tür yaklaşımlar, sıkıntının gerçek anlamda çözülmesini engeller.
Aynı şekilde, önemli işlerin başkalarına bırakılması da genellikle olumsuz sonuçlar doğurur. Başkaları, bizim kendi işimizi çözerken gösterdiğimiz özveriyi ve fedakarlığı sergilemeyecektir. Bu nedenle, kişisel işlerde başarıya ulaşmak ve istenen sonuçları elde edebilmek için, bu işleri kendi ellerimizle ve yeterli özveriyle gerçekleştirmemiz gerekmektedir. Atalarımızın “Komşu kazanıyla düğün yemeği pişmez” sözü, bu durumu vurgular. Bir işin verimli ve başarılı bir şekilde tamamlanması, kişisel özveri ve katkı gerektirir; başkalarının bu konuda yeterli fedakarlıkta bulunması nadirdir.
Sonuç: “El elin eşeğini türkü çağırarak arar” atasözü, başkalarının sorunlarına yaklaşımın genellikle yetersiz ve özverisiz olduğunu belirtir. Kişisel işlerin ve sıkıntıların çözümünde tam anlamıyla başarılı olabilmek için, işlerin kendi ellerimizle yapılması ve gereken özverinin gösterilmesi önemlidir. Başkalarına güvenmek ve işleri onlara bırakmak, genellikle beklenen sonuçları sağlamaz ve istenilen verimi elde edemeyebiliriz. Bu nedenle, önemli işlerde kişisel katkı ve dikkat, başarılı sonuçların anahtarıdır.
hay ne güzül lao